29 Nisan 2012 Pazar

Peritonsiller Abse (Anjin)

Anjin de denen bu hastalıkta bademciklerden biri iltihaplanır ve bu bademcikle çevresindeki yumuşak dokular arasında abse olur. Abseden önce yumuşak dokuda yayılan enfeksiyon absenin de çok geniş bölgelere yayılmasına neden olur. Enfeksiyon boyuna ve hatta göğüse iner. Peritonsiler abse gençlerde görülür.
Belirtiler
- Boğaz ve yumuşak damak ağrısı,
- Yutkunmada büyük acı,
- Ateş,
- Başı acının ters yönünde bir tarafa yatırmak ihtiyacı.
Teşhis
Boğaz ağrısı ve huzursuzluk vardır. Doktorunuz şişmiş bir bademcik ve bunu örtecek kadar şişmiş damak arkası yumuşak dokusu görürse buna anjin diyebilir.
Doğru tedavi edilmezse abse boyuna, göğüse, kalbe, akciğer arasındaki zara kadar inebilir. Bazen çok şiddetli bir şişmeyle ağzın damak tarafında dile yaklaşır ve nefes borusunun tıkanmasına neden olur.
Tedavi
Bu enfeksiyon antibiyotikle tedavi edilebilir. Cerahat varsa ve kendiliğinden akmazsa, doktorunuz abseyi ameliyatla akıtabilir. Bu antibiyotik tedavisi başladıktan hemen sonra veya enfeksiyonun bitmesinden 6 hafta geçtikten sonra olabilir.

Pamukçuk

Pamukçuk, ağızda meydana gelen hafif bir mantar enfeksiyonudur; yanakların iç tarafına, dilin üzerine ve ağzın tavanına sürülmüş beyazımsı lekelere benzer. Eğer beyaz leke kazınırsa, altında deri yanmış gibi görünür ve kanayabilir. Pamukçuk, sağlıklı yeni doğmuş bebeklerde meydana gelir.
Belirtiler : Bebeğin ağzında, ağzının içinde ve çevresinde süte benzer ince bir tabaka.
Pamukçuk olan bebeğin ağzı yaradır. Bebek emzirilirken rahatsızdır ve hatta emzirilmeyi reddedebilir. Eğer bebeğinizde pamukçuk olduğundan kuşkulanıyorsanız, bebeğinizin doktoruna başvurunuz. Teşhis koymak için çoğunlukla sadece bakmak suretiyle muayene yeterli olmaktadır.
Tedavi
Sağlıklı bir yeni doğmuş bebek genellikle hastalığı kendi başına yenebilmektedir. Fakat, özellikle pamukçuk geniş bir alana yayılmışsa, nystatin adı verilen bir antimartar madde bu süreci hızlandırmaktadır.

Ortodonti nedir

Ortodonti; dis hekimliginin, problemli dis dizilimleri, çenelerin kapanis bozukluklari ile ilgili olan dali; güzel (hem de çok güzel) sanatidir. 

Ortodontistler kitap bilgisinin yanisira, estetik anlayislariyla da telli turnalarina bir heykeltras, bir ressam gibi yasam boyu tasinacak düzgün dis dizilimi, çene fonksiyonlari, güzel bir yüz ifadesi vermeye çalisirlar. 

Sicak bir tebessüm, arkasindaki saglikli siralanmis dislerle anlam kazanir. O güzelim saçlar, o güzelim gözler, bir gülümsemeyle bütün büyüsünü yitirebilir. Egri bügrü köpek disleri, bir “seni seviyorum”u bile acimasizca ögütebilir. 

Dislerin düzgün siralanimi, ortodontistlerce dislerin üzerine yapistirilan küçük braketler ve braketlere tutturulan akilli tellerin uyguladigi kuvvetlerle elde edilir. 

Teller demiryolu, braketler vagon, disler yolcudur. En ideali, bu braketleri kisa süre hatta hiç takmadan düzgün siralanimi elde etmektir. Bunun için de küçük yaslardan itibaren yapilacak kontrollerle dislerin düzgün çikmasi saglanmaya çabalanir. 

Disler daha çikarlarken ideal konumda yer almalarinin önlemleri alinmalidir. Bu, daha sonraki yillarda yerinde çikmamis disleri tellerle düzeltmekten çok daha kolay ve kalicidir. Erken kontroller, dis dizilimini bozan etkenlere, yanlis aliskanliklara müdahale açisindan da önemlidir. Dis dizilimini bozan etkenler basta kalitim olmak üzere, erken süt disi kayiplari, yutkunma ve solunum fonksiyonlarindaki bozukluklar, parmak emme, dil itimi gibi olumsuz aliskanliklar olabilir ki bu aliskanliklarla mücadele, bir insanin göz kirpma refleksini kontrol edebilmesi, degistirebilmesi kadar zordur. Bu mücadele çocugun hayatini zehir etmeyecek basit protezlerle yapilir. 

Bir yandan agizda normal düsme zamanina kadar kalabilmesi ve yerinin kapanmamasi için çürük süt dislerine dolgu hatta kanal tedavileri yapilir, çekimlerinden kaçinilirken, kimi zaman da sapasaglam süt disleri, ortodontistlerin analizleriyle alttan gelen daimi disi yönlendirmek amaciyla henüz düsme zamani gelmeden çektirilebilir. 

Dislerdeki egrilikler, çevre dokularinda sagliksiz bir durum olmadikca ileri yaslara kadar tellerle düzeltilebilir. Eriskinlerde dislerin sehirlerarasi yolculuklari daha yavas ve daha kisa mesafelerde gerçeklesebilir. Erikin ortodontisinde amaç estetigin yani sira, sikisikliktan dolayi temizlenmesi güç olan dislerdeki ara yüz çürüklerini, tas birikimini, dis eti hastaliklarini ve buna bagli dis kayiplarini önlemektir. 

Kusur dis siralaniminda degil de, kemiksel olarak çenelerin birbirleri ve kafatasiyla olan iliskilerinde oldugunda, bu ergenlik çagindan daha önce ele alinmasi gereken bir durumdur; aksi halde cerrahi uygulamalar devreye girebilir. Cerrahi uygulamalar ise cömertce basvurulan bir yöntem olmamalidir. 

Dislerin sigamadigi durumlarda saglam dislerden eksiltilerek yer açilmasi yoluna gidilebilir ancak bu son tercih olmalidir. Kanimca, dislerin hafif egri kalmasi, yaslilikta çok lazim olacak saglam dis çekimleri ile elde edilecek güzellikten daha iyidir. 

Bazi tedaviler, hastaliktan daha berbat olabilir. Yer darligi açisindan sinir vakalarda, mine dahilinde kalmak üzere asindirmalarla yer açilabilir. 

Limitli de yapilsa, yer saglamak için dislerden yapilacak asindirmalar disin minesine zararlidir; disi çürüge daha yatkin bir hale getirebilir. Ama çürüge daha yatkin, belki de ileride doldurulma adayi bir disin, hiç olmayan bir disten daha iyi olduguna inaniyorum. 

Bazi burun ameliyati geçirmis ve yeni burunlari yüzlerinin ölçegiyle uyumlu olmayanlari görürsünüz. Estetik anlayisi, tornadan çikmis, dogal karakterinden çok uzaklara düsmüs olmamalidir. Her dis dizilimi parmak izi gibi farkli, ta kendisine özgüdür. Hedeflenen yeni dizilimde irsiyet, yüzün sekli, profili, cinsiyet hatta karakter göz ardi edilmemelidir. HAFIF bir çaprasiklik, asker gibi dizilmis, abartili bir porselen protez gibi duran dislerden daha estetik olabilir. 

Çocuklarin dislerini düzeltir, iskelet yapilarini zorlarken; agzin disinda yer alan, kafadan dolasan büyük aygitlara da gerek olabilir. Ama tedavi hastaliktan daha agir olmamalidir. Bazi özel durumlarda “birak o da öyle kaliversin” demek; çok agir, çocugun psikolojisini, güzelim yillarini berbat edecek bir tedaviye tercih edilebilir. 

Eskiden, dislerin üzerine braketler yapistirilmadan önce tek tek dislere çelik yüzükler takilirdi ki – bu gerçekten hem bir Çin iskencesi, hem de agir hijyen problemiydi. Zamanimizda takilan minicik braketler hem az yer kaplar, kolay temizlenir, hem de uygulama sirasinda hiç bir aci vermezler. Aslinda ortodontik tedavilerde, ilk günlerdeki hafif hassasiyet hariç agridan pek söz edilemez. 

Tellerin disleri çürüttügü hakkinda da yanlis bir inanis vardir. Teller, braketler disleri çürütmez; sadece yiyecek artiklarinin daha çok tutundugu bir ortam yaratirlar. Yiyecek artiklari, telsiz agizlarda da ayni çürük riskini olusturur. Ortodontik tedavilerde, zaten yasam boyu olmasi gerektigi gibi özenli bir firçalama sarttir. Tertemiz agizlari, telli de olsalar, abartmamak sartiyla dolapta çivi gibi kola bekleyebilir. 

Yasamin her alaninda oldugu gibi, ortodontik tedavilerde de elde edilen güzelligi korumak en az elde etmek kadar emek gerektirir. Yeni pozisyonlarinda yeterli süre korunamayan disler vagonlarla getirildikleri diyarlara dogru yaya olarak yola çikarlar. 

Bir zamanlar dislere takilmis tellerle dolasmak utanilacak bir hadise iken, simdi duvarlarindaki telli Tom Cruise, tedavisi bitmis Britney Spears gibi artist, sarkici posterleri, renkli lastikler, seffaf plaklar ile gençler arasinda oldukça yaygin bir durumdur. Artik teknoloji harikasi minicik braketler, uzay arastirmalari ürünü titanyum alasimlarla, hiç kimsenin, yagmurun bile böyle küçük t-elleri yoktur. 

Son sözüm, meslek seçimi asamasinda kara kara düsünenlere; 

hem fizikten, hem biyolojiden, sagliktan, sanattan, psikolojiden ayni derecede hoslanip “hepsi” diyorsaniz, çalisirken komik sohbetler yapabilmek, masum sirlara ortak olabilmek, hayatinizi hep gençlerle, gelecegin sahipleriyle paylasip sonsuza kadar genç kalmak istiyorsaniz,mahallemin güzel dis hekimi Rezzan Abla'nin yillar önce, bu asamadayken bana önerisini tekrarlamak istiyorum: 

iki kere düsünmeyin – her sey yolunda, önce dis hekimi, sonra da “Ortodontist olun”. 

dr. yalçin ergir 

Ortodonti (Çarpık dişlere estetik çözüm)

Çarpık dişlere estetik çözüm 

Günümüzde, çene anomalilerini ve diş çarpıklıklarını tedavi eden Ortodonti bilim dalındaki gelişmelerle her yaştaki diş ve çene problemlerine çözüm getirmek artık mümkün. 

Dişlerimizin sağlıklı ve estetik olması, dış görüntümüzde en önem verdiğimiz konulardan biri. Çünkü böylece kendimizi daha güzel, daha rahat, bir o kadar da mutlu hissediyoruz. Günümüzde diş ve ağız sağlığımızla ilgili problemlere kalıcı, estetik ve güvenli çözümler getirebilmek için sayısız araştırmalar yapılıyor. Bu araştırmalar ışığında geliştirilen yöntem ve malzemeler ile diş kayıplarımız en aza indirgenebiliyor. Örneğin, çene anomalilerini ve diş çarpıklıklarını tedavi eden Ortodonti bilim dalındaki gelişmelerle her yaştaki diş ve çene problemlerine çözüm getirmek artık mümkün oluyor. 

Dişlerin ağız içinde sahip oldukları anormal diziliş biçimi ve bunların çeneler arası ilişki ile olan uyumsuzluklarına ortodontik anomali, ortodontik anomalilerin düzeltilmesine de ortodontik tedavi denir. 

Ortodontik problemlerin oluşma sebepleri nelerdir? 

Çenesel uyumsuzluklar genellikle kalıtsaldır (genetik). Yani, çocuğun genlerini taşıdığı bireylerden (anne-baba) birinde ortodontik problem varsa çocukta da ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Ayrıca gelişimsel bozukluklar da çenesel uyumsuzlukların çıkmasını hazırlayabilir. Büyüme ve gelişim ortodonti açısından çok önemlidir. Büyüme ve gelişimin birbirine paralel seyretmesi gerekir. Bu paralellik bozulursa ortodontik problemler görülür. 

Dişsel uyumsuzluklar, dişlerin çene kavsi üzerinde diziliş durumları ile ilgilidir. Genetik veya gelişim bozukluğu sebebiyle meydana gelebilir. Dişlerin üzerine dizileceği çene (kavis) küçük, dişlerin çapı yani genişliği büyük olursa ilk süren dişler yerini alır fakat bir yer darlığı oluşur. Sonradan sürmesi gereken dişler için yer kalmaz. Onlar da çarpık biçimde çene kavsi üzerindeki yerini alırlar. Ya da darlık sebebiyle hiç süremez, gömülü kalırlar. Bazen de çene yapısı büyük, dişlerin genişliği küçük olur ve o zaman da dişler arasında aralıklar kalır. Bu anlattıklarımız daha çok kalıtsal sebeplere dayanır. Fakat bunun kadar önemli bir de gelişim dönemindeki sebepler var. Örneğin süt dişlerinin başına gelenler. Süt dişleri genellikle geçici diye düşünüldüğünden pek önemsenmez ebeveyn tarafından. Oysa süt dişleri tedavi yöntemleriyle korunarak altındaki sürekli dişin sürme zamanıyla orantılı olarak ağızda tutulursa çarpıklıklar önlenebilir. Erken çekilen süt dişlerinden arta kalan boşluğa doğru komşu dişlerde kayma hareketi başlar. Sürekli diş için korunması gereken boşluk komşu dişler tarafından daraltılırsa sürekli diş için yer kalmaz. 

Çocuğun parmak emme, tırnak yeme, yutkunurken dili öne itme gibi kötü alışkanlıkları hem çenesel (iskeletsel) hem de dişsel anomalilere neden olabilir. Ağız içi bir entegre sistemin parçasıdır. Yani komşu organlardaki fonksiyon bozuklukları da dişleri ve çene sistemini etkiler. Solunum yolundaki rahatsızlıklar örneğin, deviasyon, geniz eti gibi burun solunumunu engelleyen durumlar yalnızca ağız solunumuna teşvik ettiğinden hem çeneler arası ilişkiyi hem de dişler arası ilişkiyi bozar. 

Tedavi için uygun olan yaş sınırı veya dönem var mıdır? 

Ortodontik tedaviye başlamanın en uygun dönemi gelişim atağının başladığı dönemdir. Bu da toplumumuzda onbir on iki yaşlara tekabül eder. Fakat bir de gelişim atağı başlamamışsa bile görüldüğü anda müdahale edilmesi gereken problemler vardır. Bu dönemde tedaviye başlanırsa kalıcı, kolay ve kısa süreli olur. Sonraki yaşlarda tedavinin süresi uzar, tedavinin seyri zorlaşır. Ayrıca iskeletsel düzeydeki anomaliler için plastik cerrahi desteği gerekebilir. Fakat dişsel seviyede bir tedavi her yaşta mümkündür. Önemli ve doğru olan, uygun yaşta gerekli ortodontik tedaviyi uygulayarak, diş kaybına neden olmadan, dişin dokusunu ve doğallığını bozmadan sonuca ulaşmaktır. 

Tedavi yöntemi ve süresi 

Ortodontik tedavide sabit ve hareketli olmak üzere iki yöntem kullanılır. Fakat bazen ikisini de kullanmak gerekebilir. Hareketli tekniğin uygulanma alanı ve fonksiyonları kısıtlıdır. Bugün dünyada ve ülkemizde ilk tercih edilen sabit tekniktir. Hekim, dişlere istediği hareketi yaptırabilir. Daha kalıcı ve daha doğru bir tedavi yöntemidir. Süt dişlerinin erken çekimiyle oluşan boşlukları korumak, parmak emmeyi önlemek gibi durumlar için farklı apareyler kullanılır. 

Ortodontik tedavi sabır isteyen bir tedavidir. Kısa sürede sonuç alınacak bir tedavi değildir. Anomalinin derecesine göre bir yıldan üç yıla kadar devam edebilir. Bu yüzden hastanın ortodontik uygulama ile ve hekimiyle uyum içinde olması gerekmektedir.

Florun Dişlere Faydası

Bundan on, yirmi sene önce, bilim adamları floru eksik içme suyuna flor ekleyerek, bu suyu içen çocuk ve ergenlerde çürük sayısının azaldığını buldular. Günümüzde, bilim adamlarının delili ise kesin: içme suyuna ve diş macununa flor eklenmesi, özellikle çocuklar arasında çürükleri önlüyor. Özellikle çocukluk dönemi başlangıcında flor almak dişlerin gelişimine yarar sağlar. Flor, mine yapısı içine girer ve sürekli koruma sağlar.
Siz ve aileniz her zaman flor içeren diş macunu ile dişlerinizi fırçalamalısmız.
Çocuklara cazip kılmak için özel olarak tatlandırılmış olanlar da dahil çeşitli florlu diş macunları vardır.
Flor kullanımının sonuçları öyle etkileyicidir ki, günümüzde sadece diş macunları değil bazı içme suyu kaynaklan da florid içerir. Flor ucuz, güvenilir ve etkilidir. Yine de, insanların çok azı florlu su içmektedir. Eğer çocuğunuz varsa ve içme suyu şebekesi böyle bir işlem görmemişse, okullarınızda içme suyu için florlama isteyin. Buna ek olarak, florlu su içemeyen her yaştaki kişi, diş hekimi ya da doktor reçetesiyle elde edebileceği flor damlaları ya da tabletleri kullanarak yarar sağlayabilir.
Büyük yaştaki çocuklar, ergenler ve erişkinler diş çürümesine en duyarlı olanlardır. Bunlar için, diş hekimi tarafından uygulanacak flor tedavisi kadar, florlu ağız çalkalama sulan (diş suyu) da yararlı olabilir.

Eriskinlerde Ortodontik Tedavi

Ortodontik tedaviler, yani dis dizilimlerindeki ya da alt ve üst çene iliskilerindeki bozukluklarin tellerle düzeltilmesi, büyüme ve gelisme çagini tamamlamis eriskin hastalara da uygulanabilmektedir.

Ancak yasin ilerlemesiyle kemik yapisindaki degisikliklere bagli olarak, dislerin hareket ettirilecekleri mesafeler kisalmakta, elde edilen düzeltmelerin ise korunma süreleri uzamaktadir.

Arzulanan dis hareketleri ancak dis ve dis etlerinin sagliki oldugu durumlarda söz konusu olabilir. Bu yüzden eriskinlerdeki olumsuz beslenme, bakim aliskanlilari, sistemik hastaliklar, ilaç, alkol, sigara, kullanimi gibi faktörler ortodontik tedavilerin basarisini hatta uygulanmasini engelleyebilmektedir.

Bunun disinda, özellikle son zamanlarda çikan yeni ortodontik malzemelerle, eriskin ortodontisinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir. Dislerin üzerine yapistirilan ve tellerin kuvvetlerini dislere ileten “braket”ler artik hem çok minik üretilebildiklerinden, hem de dis renginde materyallerden yapilabildiklerinden tedavi boyunca hastalarin dis görünümlerinde dikkati çeken bir husus olmamaktadirlar. Kaldi ki özellikle bazi hanim hastalar telleri braketlere tutturan lastikleri özellikle göz alici renklerden seçmeye özen göstermektediler.

Eriskinlerde ortodontik tedavilerde yavas gidilmelidir. Disler, yeni konumlarina yolculuga çiktiklarinda, arkalarinda biraktiklari bosluga yeni kemik depolanabilecegi, önlerinde asmalari gereken kemik daglarini eritebilecekleri yeterince zamana sahip olabilmelidirler. Tedavi basinda ve tedavi sirasinda kemigin durumu görüntülenmelidir.

Ortodontide tedavilerde “elde etmek” kadar önemli bir husus da “elde edileni koruyabilmek”tir. Bu yüzden özellikle eriskin hastalarda elde edilen güzellik kemik yapisi pekisinceye kadar korunmalidir. Bunun için de son zamanlarda çikan incecik seffaf – disaridan fark edilmeyen plaklar tercih edilmekte ya da dislerin iç taraflarina koruyucu pasif teller yapistirilmaktadir.

Ileri yaslarda, dislere yapistirilan minicik braketlerle büyük kemiksel - yani ortopedik degisiklikler beklenmemelidir. Örnegin alt çenenin kafa kaidesine göre çok ileride yer aldigi durumlar daha çok ortodontik cerrahiyi ilgilendirmektedir.

En iyi protez insanin kendi dokusu, kendi disidir. Bu yüzden dislerin kesilip küçültülecegi, üzerine porselen kaplamalarin yapilacagi pek çok durumda ortodontik tedavi saglikli bir estetigin imdadina yetismekte, kisiye hayatinin geri kalan kisminda “kendi disleri” ile güzel bir gülümseme, daha saglikli bir çigneme armagan edebilmektedir.

Sosyal olarak ise toplumlarin bilgi seviyesi, sahislarin özgüvenleri arttigindan ortodontik tedaviler gittikçe artan bir popülarite ile eriskinlerde yaygin uygulama sahasi bulmaktadir.

  • Dr. Yalçin Ergir

    Ortodonti Uzmani
  • Dudak Hastalıkları


    Dudak Hastalıkları

    Ağız boşluğunu dışarıdan kapayan dudak­lar adaleden oluşmuş ve ağız mukozası ile örtülmüştür. Dil ile beraber konuşma fonk­siyonunda görev alan dudaklar normalde kapalı durur. Dıştan gelen tez, toprak, si­nek v.b. yabancı cisimlerin ağızdan içe­riye girmesini dudaklar önlemektedir. Bazı virütik hastalıkların ilk belirtisi dudaklar­da meydana gelen herpes veya halk diliyle uçuk dediğimiz yaralardır.Soğuk, rüzgâr, güneş, dudak boyası gibi dış etkenlerle de dudaklarda çatlak ve iltihaplar meydana gelir. Dudak kenarla­rında bazı vitaminlerin eksikliğinde beliren çatlak ve kabarcıklara ise perleş (perleche) veya halk dilinde yalama adı verilir. Ağız­da ve dudak kenarlarında mantarların neden olduğu enfeksiyonlar da aft denilen hastalıkların belirtisi olarak görülür.

    Doğru Diş Fırçalama Tekniği

    Tam ağız bakımı, herhangi bir ürünün kullanılmasından çok, diş fırçalama ve diş aralarını temizleme tekniklerine dayanır. Anti-plak ya da anti-tartar olarak adlandırılan diş macunlarına fazladan ücret ödemek yerine, doğru teknikleri öğrenerek uygulayın.
    Diş fırçalama ve diş aralarını temizleme, diş sorunları başlamadan önce bakterileri ve yiyecek parçalarını temizlemenin en iyi yollarıdır. Diş bakımına, diş aralarınızı günde en az bir kez temizleyerek ve dişlerinizi en az iki kez (sabah ve gece yatmadan önce) fırçalayarak başlayın. Ancak daha da iyisi, her öğün ya da atıştırmadan sonra bir kez fırçalamaktır. Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipi ile yapılan tam bir temizlik en az 3 ila 5 dakika sürmelidir.
    Doğru sıra ise, önce diş aralarını temizlemek, sonra fırçalamaktır. Bu şekilde, diş arasını temizlerken gevşettiğiniz yiyecek parçaları ve bakterileri fırçalayarak temizleyebilirsiniz.
    Diş sorunlarını önlemek için, dişlerinizi düzenli olarak fırçalayın ve diş aralarınızı temizleyin. Tüm dişlerinizin dış yüzeyleri ve arka dişlerinizin iç yüzeyleriyle başlayın. Diş fırçanızı yatay olarak tutun, arkaya ve öne sürterek fırçalayın. (A) Daha sonra, üst ve alt ön dişlerinizin iç yüzeylerini temizlemek için dikey olarak fırçalayın (B). Diş fırçanızı hem dişler hem de diş eti üzerinde hareket ettirin. Diş ve diş etlerinizin aralarını temizlemek için, 45 derecelik bir açıyla fırçalayın (ortadaki resim). Mumlanmış ya da mumlanmamış diş ipini her iki elinizin orta par­maklan çevresine dolayın. Alt dişler için (O, diş ipini işaret parmak­larınız çevresine dolayın ve arada kalan bölümü dişleriniz arasına sokun. Sonra, dişinizin altından üstüne doğru yavaşça ileri-geri hareket ettirin. Üst dişler için (D), baş par­mak ve işaret parmağını kullanmak en iyi yön­temdir.
    --------------------------------------
    Diş Arasını Temizleme
    En az 45 cm uzunluğunda, mumlanmış ya da mumlanmamış (hangisi sizin için daha rahatsa) bir diş ipi alın ve bunu bir elinizin orta parmağı çevresine dolayın, ipi diğer elinizin orta parmağı çevresinde iki parmak arasında 5 -8 cm uzunluğunda diş ipi kalacak şekilde bir ya da iki kez döndürün .
    Üst dişleriniz için, diş ipini bir elinizin baş parmağı ve diğer elinizin işaret parmağı üzerine yerleştirin. Daha iyi ulaşmak için baş parmağınızı kullanarak yanağınızı geri itin . Dişleriniz arasındaki her boşluğa 2,5 cm civarında iplik girsin. Her dişin iki yanınım da ovmak için ipliği sıkıca tutarak yavaşça aşağı-yukarı hareket ettirin.
    İp diş eti çizgisine ulaştığında C harfi şeklinde dişinizin etrafında bükün ve yavaşça diş duvarına sürterek aşağı ve yukan hareket ettirin. Diş ipinin kullandığınız parçasını orta parmağınız çevresine dolayın ve böylece yeni, temiz bir bölümle bir sonraki işleme başlayın. Bu işlemi her diş için yineleyin. Alt dişler için, diş ipini işaret parmaklarınız çevresine dolayın ve dişleriniz arasına sokun. Üst taraftaki dişleriniz için açıklanan hareketlerin aynını uygulayın ve işlemi her dişiniz için yineleyin.
    Diş ipini ilk kez kullandığınızda diş etlerinizde bir kanama olursa telaşlanmayın. Ancak, diş ipini her kullanışınızda kanama oluyorsa, diş hekiminize başvurun. Sorun, diş ipini yanlış kullanma olabilir. Diş hekiminiz sizin için uygun olan yöntemi gösterebilir.
    Diş Fırçalama
    Dişinizi fırçalarken, diş fırçasını dişinize yatay olarak tutun. Tüm dişlerin üst ve alt yüzeylerini etkin bir şekilde temizlemek için, kısa fırça darbeleriyle ileri-geri ve yukarı-aşağı hareket ettirin.
    Diş etlerinize bitişik yüzeyler için, fırçayı kısa, ileri-geri darbelerle ya da hem dişler hem de diş etleri üzerinde daire çizercesine hareket ettirin. Diş fırçanızı belli bir açıyla tutmak, dişleriniz ve diş etleriniz arasındaki bölümü daha etkin temizlemede yardımcı olacaktır.

    Diş Tartarı

    Diş hekiminizin kalkülüs olarak adlandırdığı diş taşı yani tartar, tüküriiğünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedenidir.
    Taş, özellikle diş eti çizgisinin altında oluştuğunda en büyük surunu yaratır. Taş. kireçli ve serttir; temizlenmesi ise güçtür. Düzenli diş kontrollerinin bir bölümü dişlerinizin ve taşların temizlenmesini içerir. Bu temizleme işlemi, özellikle diş eti çizgisinin altındaki taşlar için gratuar ve küret adı verilen aletlerle dişi kazıyarak yapılır, işlem, rahatsız edicidir ve diş etlerinizi kanatır. Diğer bir yöntem ise, taşlan temizlemeye yardımcı "lan bir titreşim aleti kullanmaktır.
    Şu günlerde, tartar karşı diş macunları için fazlaca reklam yapılmaktadır. Bu diş macunlarının, diş etinin üstündeki dişler üzerinde taş birikmesini azalttığı, iîncak diş eti çizgisinin altındaki taşlar için çoK az etkisi olduğu ya da hiç olmadığı bulunmuştur. Ne yazık ki, diş kaybıyla sonuçlanabilen bir diş eti hastalığı olan periodontite yol açan da, diş etinin altında oluşan taşlardır (tartardır). Tartar kontrollü diş macunlarının estetik bir görünüme etkisi olabilir ve diş hekiminize gittiğinizde dişlerinizin daha iyi temizlenmesine .yardımcı olabilir, ancak gerçek, zararlı taşların oluşmasını önlemekteki yararı çok azdır.
    Ayrıca, sigara içmiminin neden olduğu diş lekelerini temizlemek için tasarlanmış özel diş macunları da bulunmaktadır. Biz bu diş macunlarını Önermiyoru2: Diş etleri zaten çekilmiş olan kişiler, diş eti çizjgisi altındaki daha yumuşak tabakaların maruz kalacağı bu tür diş macunlarından zarar görebilirler. Bu tür diş macunları, aynı zamanda dişlerinizin sıcak ya da soğuk yiyeceklere karşı daha da hassaslaşmasına neden olabilir.
    Bazı tartara karşı diş macunları üzerinde bulunan uzman kuruluşların onayı, anti-tartar nitelik için değil, diş macununun içerdiği flor için verilmiş bir onaydır.

    Diş Röntgenleri

    Hemen hemen hepimiz diş röntgeni çektirmişizdir. Tıbbın diğer alanlarında da olduğu gibi bu röntgenler, hastalık ya da yaranın teşhis edilmesinde kullanılır. Röntgenler çoğunlukla, diş çürükleri, periodontal hastalıktan dolayı kemiğin zarar görmesi, diş apseleri, sıkışmış dişler, çene kemiğinde ve dişte kırılma ile dişler ve çene kemiğindeki diğer bozukluklarının varlığını ve boyutunu teşhis etmekte yararlıdır.
    Çürüklere gelince, röntgen özellikle, çürük, dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendiğinde, diş minesi sağlıklı gibi dursa da dişteki gösterebilir. Diş hekiminiz, bir sorun olduğundan şüphelenirse, dişinizin bir röntgenini çekebilir.
    Diş röntgeni çekmek için kullanılan radyasyon miktarı son derece azdır, işlem ise çok basittir.
    Çürüklerin saptanması için, diş hekimlerinin çoğu, aynı röntgen yöntemini kullanırlar. Ağzınızın içine, dişin yanındı küçük bir film yerleştirilir. Siz filmi, filmi sara n kağıdı aşağı doğru ısırarak yerinde tutarsınız Bu arada, röntgen aleti sorunlu dişi hedefler ve röntgen çekilir. Birkaç dakika süren filmin hanyosundan sonra, diş hekiminiz yapılması gerekenleri belirleyebilir.
    Özellikle dişlerin tümünün röntgeni, düzenli muayenenin bir parçası olarak değil, yalnızca teşhis amaçlı çekilmelidir. Hiç kimse, gerektiğinden fazla radyasyon almamalıdır. Özel bir amaç için gerekmedikçe, tüm ağzın röntgeni, her beş yılda bir kezden fazla çekilmemelidir. Diş hekiminiz size, çektirmeniz gereken doğru röntgeni önerecektir.
    Fazla radyasyona karşı bir önlem olarak, diş hekiminiz size, göğüsten bacağa doğru ön tarafınızı kaplayan bir kurşun önlük giydirebilir. Herkes bu önlüğü giymelidir, ancak bu önlüğü giymek özellikle hamile kadınlar ve emziren anneler için önemlidir.

    Diş Çürümesinin Tedavisi

    Oyukların (çürükler) çoğunun farkına bir diş muayenesi sırasında varılır, çünkü çürümenin erken evreleri ağrısızdır. Diş çürümesini erken saptamak ve tedavi etmek ağrıyı, masrafı önler ve en önemlisi size dişinizi kazandırır.
    Bir oyuk keşfedilir keşfedilmez, durum daha ağrısız gibidir, çünkü dişin dış bölümleri, diş minesi ve dentin ağrıya karşı diş özüne nazaran daha az hassastırlar. Çürüğünüz olup olmadığını saptamanın bir yolu diş röntgeni çekmektir. Diş hekiminiz, diş öykünüz ve dişlerinizin durumu temelinde röntgenin gerekli olup olmadığını ya da kaç röntgen çekilmesi gerektiğine karar verecektir.
    Dişinizde çok ciddi bir çürük varsa, modern diş hekimliği, tedavi sürecinin rahatsızlığını gidermek için donanmıştır ve genellikle diş dolgusu (onarılma) ya da kanal tedavisi (dişin hastalıklı bölümünün alındığı ve etkilenmemiş kök ve dişlerin yerinde bırakıldığı) gibi işlemlerle diş kurtarılabilir.
    Diş Dolguları
    Çoğu kez, belirtileri fark etmişsinizdir. ancak düzenli muayeneniz için diş hekiminize gittiğinizde, diş hekiminiz çürüğü bulur. Ancak, bazı durumlarda: tatlı, çok sıcak ya da çok soğuk bir şey yediğinizde dişinizde hafif bir ağrı hissedebilirsiniz. Bu, diş çürümesinin en erken belirtisidir. Eğer, tatlı, sıcak ya da soğuk yiyecekler yerken keskin bir ağrı duyuyorsanız, bu daha ciddi bir çürümenin işaretidir. Bu durumların her birinde, çürüme süreci, dişin çürüyen kısmı temizlenerek (oyularak) ve bunun yerine dolgu konularak durdurulabilir
    Eğer çürüme yaygınlaşmış ise ya da siz özellikle çok hassassanız, ağrıyı kesmek için lokal anestezi (diş etlerine yapılan iğne yoluyla) uygulanabilir. Duruma göre bazı diş hekimleri rahatsızlık ve endişeyi azaltmak için diazot monoksit verebilirler. Eğer, ilaçla tedavi görüyor iseniz, herhangi bir anestezik almadan önce bunu mutlaka diş hekiminize söyleyin.çünkü, birlikte alınan belirli ilaçlar ve anestezikler ters reaksiyonlar doğurabilir.
    Etkilenmiş bölüm bir kez temizlendiğinde, diş hekiminiz artık dişinizi iyileştirmeye hazırlanacaktır. Kullanılan dolgu tipi dişin konumuna ve işlevine bağlıdır çiğneme işlevinin çoğunu yapan azı dişleri daha fazla basınca maruz kalırlar ve ön dişlerden daha dayanıklı bir maddeye gereksinimleri vardır. Buna ek olarak, eğer mümkünse ön dişdeki bir dolgu, dişin kendi rengiyle uyumlu olmalıdır.
    Bazen, çürüme yaygın olduğunda, dişinizin tedaviye reaksiyonu ve hassasiyetinin gözlemlenmesini sağlamak için geçici bir dolgu yapılabilir. Birkaç hafta sonra, ters belirti ya da şikayetler yoksa, diş hekiminiz dolguyu çıkarır ve yerine kalıcı dolguyu koyar.
    En yaygın onancı malzeme gümüş amalgamdır ve arka dişlerde kullanılır. Bu tür dolgular aslında civa, gümüş ve diğer metal alaşımlarıdır. Standart alaşıma yakın bir zamanda eklenen bakır, günümüzün gümüş dolgularını birkaç yıl öncekinden daha dayanıklı bir hale getirmiştir.
    Daha pahalı bir onarım olan altın dolgu, daha fazla kuvvet ve destek gerektiğinde amalgamın yerine kullanılır. Böyle bir dolgu kararmaz.
    Ön dişlerdeki dolguların mümkün olduğu kadar görünmemesi gerekmektedir. Porselen sementin bir biçimi olan ve diş minesine benzeyen asit silisit tuzu, yakın geçmişe kadar standart bir seçimdi. Artık, daha sıklıkla plastik reçine kullanılmaktadır. Her iki biçim de doldurulan dişin rengiyle uyum sağlayacak biçimde renklendirilebilir Gelecekte, bileşik malzemeler azı dişleri ve köpek dişlerinin çiğneme yüzeylerinde kullanılabilecek kadar güçlü yapılabilir.
    Ara sıra, ön dişlerdeki küçük oyuklar için onarım malzemesi olarak altın kaplama kullanılmaktadır. Porselen ya da plastik bileşik malzemelerden daha pahalı ancak daha dayanıklıdır.
    Eğer dişiniz, birkaç dolguyu ya da bir büyük dolguyu kırma tehlikesi olmadan destekleyemeyecek kadar çürümüşse, diş hekiminiz çürüğü temizleyebilir, boşluğu sement ya da amalgama doldurabilir ve bir porselen kaplama, metal bir kron ya da bir birleşik metal ve porselen kron ile doldurabilir. Kalıp genellikle dişinize göre yapılır ve kron laboratuvarda imal edilir. Daha sonra bu kron yerine oturtulur, şekil verilir ve son olarak dişinizden geriye kalan parça üzerine yapıştırılır.
    Kanal (diş kökü kanalı) Tedavisi
    Eğer şiddetli biçimde çürümüş bir dişiniz varsa ya da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelecek kadar iltihaplanmışsa, diş hekiminiz ya da endodontist bir kanal tedavisi uygulayabilir. Bu işlem, sinir ve damar dokusunun (diş özü), kökten ve diş özü yuvasından ve ilişkili herhangi bir çürümüş diş yapısından temizlenmesini içerir. Kök ve dişin temelinin yerinde kalmasına izin verir.
    Kanal tedavisi, bir muayenehane işlemidir ve lokal anestezi gerektirir. Bu çok aşamalı işlemde, diş özü temizlenir, yaratılan oyuk sterilize edilir ve hareketsiz bir malzeme (guttapercha) ve sement ile doldurulur. Diş yapısı artık öncekinden daha kolay kınlabiıir bir yapıdadır. Bu nedenle, genellikle kron gibi kalıcı bir onarım gerektirir

    Diş çürümesi

    Çürük Nedir ve Çürüğe Neler Sebep Olur? 

    Pek çok insanı mutlaka hayatlarının bir döneminde farklı seviyelerde etkileyen, önlenebilir minör bir hastalıktır. Aldığımız gıdalar (şekerli, unlu, nişastalı besinler, süt, meyve suları, kolalı içecekler, meyve ve sebzeler vb) tüketilirken dişlerimizin üzerinde bir miktar artık bırakırlar. Özellikle nişastalı ve şekerli gıdaların artıkları ağzımızda doğal olarak bulunan bakteriler tarafından aside dönüştürülür. Bu asit ise zaman içerisinde dişin dış yüzeyini kaplayan koruyucu mine tabakasını eriterek (demineralizasyon) dişi zayıflatır ve çürüğün başlamasına sebep olur.

    Çürük Nasıl Önlenir? 

    Dişlerin üzerindeki gıda artıklarının ve bakterilerden oluşan ( plak ) tabakanın ürettiği asitler bazen sadece tükürük tarafından nötralize edilebilir. Bu nedenle şekersiz sakız çiğneyerek tükürük akışını arttırmanız faydalıdır. Fakat çoğu zaman tükürük çürüklerle tek başına mücadele edemez. 

    Çürüklerle mücadele etmenin en iyi yolu düzenli diş fırçası ve diş ipi kullanımıdır. Minenin zayıfladığı fakat daha çürüğün oluşmadığı durumlarda florid uygulamaları da mineyi tekrar kuvvetlendirerek remineralizasyonu sağlamaktadır. 

    Eğer dişhekiminiz çürüğe eğiliminiz olduğunu düşünüyorsa size florlu macunlar, gargaralar önerecek bu riskinizi düşürmeye çalışacaktır.

    Çocuklarda kullanılan ve ‘sealent’ denilen koruyucu cilalar da çürüğü engellemede önemli bir yer tutmaktadır. 

    Kimler çürüğe daha eğilimlidir? 

    İçme suları florlanmayan ve beslenmesi daha çok unlu, şekerli, nişastalı gıdalara dayanan ülkemizin insanları çürük açısından ciddi bir risk altındadır. Ağzında çok miktarda dolgu ve protez olanlarda, (özellikle bunlar çok mükemmel yapılmamışsa) bakterilerin ve gıdaların tutunabileceği daha çok girinti oluşacağından çürüğe daha eğilimlidir. Çocuklar ve yaşlılar en çok kavite oluşma ihtimali olan iki gruptur. 


    Dişlerimi Çürükten Nasıl Korurum? 

    Şekerli ve nişastalı gıda alımını özellikle öğün aralarında tamamen durdurun. 

    Her öğünden sonra dişlerinizi fırçalayın ve diş ipi ile temizleyin. Çürükler çoğu zaman temizlenmesi daha zor olan diş aralarında başlar. 

    Doğru diş fırçalamayı ve ip kullanmayı öğrenin. 

    Altı ayda bir dişhekiminize giderek dişlerinizi kontrol ettirin ve hekiminizin önerilerine harfiyen uyun

    Diş Çürümelerinin Önlenmesi

    Başarılı bir diş çürümesini önleme planı üç aşama içerir: Dişinize iyi bakmanız, doğru diyet ve çocukların durumunda ve tüm dişlere florid uygulanması. Böyle bir plan, günlük temelde, baştan sona tam bir fırçalama ve diş ipiyle diş aralarını temizlemeyi, kontroller için diş hekimine düzenli olarak gitmeyi, diyetinizde aldığınız şeker ve karbonhidratı denetlemeyi ve çürüğü önlemek için florid kullanımını içerir. İdeal bir dünyada herkes her öğün ve atıştırmadan sonra dişlerini fırçalamalıdır. Daha gerçekçi bir hedef ise dişleri bir sabah ve bir gece yatmadan önce olmak üzere günde en az iki kez fırçalamak ve en az bir kez diş ipiyle diş aralarını temizlemektir. çürüme süreci çoğu kez, gece ağzınız tükürük yokluğundan kuruduğunda ve diliniz ağzınızı temizleme hareketleri yapma konusunda hareketsiz kaldığında başlar. Gece yatmadan önce dişlerinizi fırçalamanız ve diş aralarını temizlemeniz çok önemlidir, çünkü aksi halde çürümeye neden olabilecek yiyecek ve bakteriler dişlerin çevresinde birikir.
    Diğer bir yöntem, atıştırmalardan sonra ağzınızı su ile çalkalamaktır.Yaşam boyu sürecek iyi alışkanlıkların kazanılması erken yaşlarda olur. çocuklarınıza. tam takım dişleri olmadan önce fırçalama alışkanlığını kazandırın. Benzer şekilde, çocuğunuzun diş hekimi de diş ipiyle dişlerin arasını doğru olarak temizlemeyi size ve çocuğunuza gösterecektir.
    Aldığınız şeker ve Karbonhidrat Miktarını Denetleyin
    Şekerin, diş çürümesine katkısı olduğu düşüncesi yeni değildir. Ancak mayalı karbonhidratlar da buna neden olur. Mayalı karbonhidratlar şeker ve çoğunlukla pişirilmiş nişastayı içerir.
    Karbonhidratlar, sağlıklı bir diyetin önemli bir bölümü olduklarından, karbonhidratı kesmeyin. Bunun yerine, diş çürümesini önlemek için aşağıdaki ipuçları yararlı olabilir. Bu, hiçbir zaman kendinizin ve çocuğunuzun dondurma, kek, turta ya da şeker yemesine izin vermeyin demek değildir. Yediğiniz şeker miktarı, nasıl ve ne zaman yendiğinden daha az önemlidir. öğünler arasında yenilen tatlılar öğünde yenenlere nazaran daha çok zarar verir.
    Aşağıdaki önerileri, sizin ve çocuğunuzun yeme alışkanlıkları haline getirmeye çalışın:
    1. Atıştırmalık yapışkan yiyeceklerden uzak durun. şeker, şeker kaplı fındık-fıstık, yapış-kan kuru tahıl, hamur ekmek, kuru üzüm, kurutulmuş meyva gibi yiyecekler dişlerinize yapışır. Kuru üzüm ve kurutulmuş meyve yemeye son vermeyin. Bunun yerine, bunları yedikten sonra 20 dakika içinde dişlerinizi fırçalayın (bakteri, diş çürümesine neden olan asidi bu süreden sonra üretmeye başlar) ya da ağzınızı su ile çalkalayın.
    2. Atıştırdığınız yiyecekleri dikkatle seçin. Diş çürümesine neden olan yiyecekleri öğün aralarında yemek, aynı yiyecekleri öğünde yemekten daha zararlıdır. Gün boyunca azar azar atıştırmak bakterinin dişiniz üzerinde sürekli asit bulundurmasına izin verir. Sürekli şekerli içecekler içmeyin ya da şeker, şekerle tatlandırılmış nefes açıcı, öksürük tabletleri ya da sakız yemeyin ve çiğnemeyin.
    Bebekler dahi diş çürümesi riski taşırlar. Biberonla (süt ya da meyva suyu) uykuya yatırılan bebekler, diş çürümesi riskine maruz kalırlar. Hem süt hem meyva suyu şeker içerir. Bebeğinizin yatışması için biberona gereksinimi varsa. biberonu su ile doldurun.
    Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar, karbonhidratlarla birlikte alındığında bazı yiyeceklerin diş üzerindeki şekerin etkisini nötralize ettiğini ileri sürmektedirler. Öğünlerde, genellikle çeşitli yiyecek bileşimleri olur. Bu bileşimler, bakterilerin etkisini değiştirebilir ve diş çürümesini azaltma potansiyeline sahiptirler.
    Floridin Önemi
    Belediye suyunun optimum düzeyde florid içerdiği yerlerde yaşayan kişilerde hemen hemen hiç diş çürümesi olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Bazı yerlerde, içme suyundaki doğal florid içeriği o kadar yüksektir ki dişler üzerinde kahverengi lekeler oluşur. Floridin doğru miktarda kullanılmasıyla bu kozmetik risk giderilir, Floridin, su kaynaklarına da eklense, doğal olarak oluşsa da herhangi bir sağlık riski içerdiğinin bir delili yoktur.
    Florid, özellikle dişleri gelişmekte olan çocuklar için yararlıdır. Florid. mineli yapıyla birleşir ve sürekli bir koruma sağlar.
    Amerika Birleşik Devletlerinde birçok belediye, içme suyu tesislerine az miktarlarda florid eklemektedir. Bu yaklaşım hem güvenli hem de ekonomiktir. içme suyunuzu floridleme hakkında bilgi alabilirsiniz.Doktorunuz size reçeteyle florid tabletleri yazabilir.
    Diş çürümesine karşı en hassas olanlar çocuklar, ergenlik çağındakiler ve yaşlılardır. Bunlar için, florid içeren diş macunları dahil olmak üzere florid uygulaması istenir. Ayrıca, floridli ağız çalkalama suları da etkili olabilir. Ayrıca, birçok diş hekimi çocukların dişierine,düzenli check-uplarının bir bölümü olarak florid uygularlar.
    Florid, dişlerinizin pürüzsüz, çiğnemeyen yüzeylerindeki oyukları önlemenin en etkili yöntemidir. Sonuç olarak, oyukların çoğu çiğneyen yüzeylerde meydana gelir. Bunun nedeni, arka dişlerinizin (premolar ve molar) bir diş fırçası olmadan temizlenmesi imkansız olan yarık ve oyuklar içermesidir.
    Diş Koruyucuları (Sealant)
    İyi bir ağız hijyeninin yanında, arka dişlerin çiğneyen yüzeylerinin çürümesini önlemenin en iyi ve tek yöntemi diş koruyucularının kullanılmasıdır. Sealantlar çoğunlukla saydam ya da beyaz olan plastik benzeri ince bir kaplama sağlarlar. Uygulama ağrısız ve kolaydır. İlk önce, diş hekiminiz azı dişlerinin çiğneyen yüzeylerini temizler. Sonra, bu yüzeyler ayrı parçaların birbirine yapışmasının önlenmesi için hafif bir asitle yakılır. Dişler iyice yıkanır ve kurutulur. Daha sonra, diş hekiminiz aynı tırnağa oje sürer gibi dişinize kaplamayı sürer. Kaplama daha sonra sertleşir, çukur ve yarıklarda plağın oluşumunu önler.
    Her ne kadar çeşitli koşullar etkinliklerini azaltsalar da diş koruyucuları 10 yıl dayanır. Diş hekimine düzenli giderek, bu koruyucuların ömrünü uzatmak için gerekli önlemleri alabilirsiniz. koruyucu kaplama düşerse, bunun yerine yenisi konabilir; zarar görürse, hiç kaplama yapılmamış dişten daha fazla çürük riskine maruz kalmaz.
    Sealant koruması çocuklar için en uygundur. 6 yaş civarında, kalıcı azı dişleri ilk çıkmaya başladığında uygulanmalıdır. Yine, 11-13 yaşları civarında kalıcı ikinci azı dişleri çıktığında uygulanmalıdır.
    Bakımevlerinde yaşayan sakat, yaşlı insanlar ve diş çürümesi olasılığı yüksek olan kişiler de sealantlardan yararlanabilir.

    Diş Çürüğü

    Diş çürüğünün ilk belirtisi ,çiğneyici yüzeydeki çukurculardan ve dişlerin birbirine bakan yüzeylerinden başlar. Belirtiler ortadan kaldırılmadığı takdirde çürük diş sinirine yavaş yavaş ilerleyerek ulaşır. Diş çürüğü, çoğu kez bu yüzeylerde gıda birikimi ve ağız ortamında bulunan mikroplar sonucu oluşur 

    Diş çürüğüne sebep olan faktörler karbonhidratlar, şekerler ağızdaki mikroplar, bunların enzimleri ve diş yüzeyinin anatomik yapısıdır. Çürük oluşumunu engellemek için ilk yapılması gereken şey, düzenli diş fırçalama ve diş ipi ile diş aralarının temizlenmesidir. 

    Küçük çocuklarda büyük azı dişlerinin çiğneyici yüzeyinde oluşabilecek çürükleri oluşmadan önlemek amacıyla Fissür Örtücü (Fıssur Sealant) denilen özel koruyucularla örtülerek korumaya almak mümkündür. 

    Çürük eğer erken dönemde tesbit edilirse,küçük bir dolgu ile ortadan kaldırılabilir. Ancak çürük ilerlemiş ve dişin sinirine ulaşmışsa, bu durumda kanal tedavisi yapılması zorunluluğu ortaya çıkar.Bazı durumlarda ihmal edilen çürük, diş kökünün etrafında iltihaplanmalara yol açabilir,bu da tedavinin uzamasına neden olur, hatta dişin kaybı bile söz konusu olabilir. 

    Altı aylık rutin kontrollerin çürüğün başlangıç aşamasında yakalanması açısından çok önemli olduğu unutulmamalı ve bu kontroller alışkanlık haline getirilmelidir. 

    Dr. Can Ergene

    Diş Beyazlatma - Office Bleaching Nedir?


    Diş Beyazlatma - Office Bleaching Nedir?

    Office Bleaching, doğal rengi koyu olan yada sonradan olan etkenlerle rengi koyulaşan dişlerin renginin doktor muayenehanesinde beyazlatılması işlemidir. Dişhekimliği teknolojisinde yapılan araştırmalar sonucu evde uygulanan Home Bleaching tekniğine alternatif olarak geliştirilmiştir. İşlem yaklaşık bir saat içinde tamamlanıp çok etkili ve kalıcı sonuçlar elde edilebilmektedir.
    Office Bleaching Nasıl Uygulanır ?
    Önce hastanın fotoğrafı alınır ve renk skalası ile dişlerin ilk rengi tespit edilir. Diş temizliği yapılır. Dişetleri koruyucu bir tabaka ile kaplanır. Beyazlatma jeli dişin yüzeyine sürülür. Her diş için 6 dakika ışık uygulanır. İşlem tamamlandıktan sonra jel dişlerden temizlenir. 24 saat içinde hafif hassasiyet olabilir. Flor uygulaması ile bunu önlemek mümkündür.
    Office Bleaching Hangi Durumlarda Uygulanır ?
    • Alt-üst çene genel diş beyazlatılmasında ;
    • Kanal tedavisi görüp rengi koyulaşan tek dişlerin beyazlatılmasında ;
    • Doğal rengi koyu olan köpek dişlerinin beyazlatılmasında ;
    • Alt-üst çeneye porselen diş yapıldığında, daha açık renk uygulamak amacı ile karşıt doğal dişlerin beyazlatılmasında Office Bleaching başarı ile uygulanmaktadır.
    Office Bleaching'in Avantajları Nelerdir ?
    • Uygulama süresinin kısalması ve hemen sonuç alınması ;
    • Uygulama süresince, kahve, sigara vb maddelerin kullanımına bağlı olarak diş renginde geri dönme sorununun ortadan kalkması ;
    • Yapılacak diğer tedavilere daha çabuk başlanabilmesi gibi avantajları vardır.
    Office Bleaching'in Yan Etkileri Var mıdır ?
    Diş beyazlatmanın zararlı hiçbir yan etkisi yoktur. Beyazlatma jelinin zararsızlığı, Amerika'da Federal Drug Administration, ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmıştır.
    Dr. Can Ergene

    Diş Bakımı

    Dişleriniz sahip olduğunuz en değerli organlarınızdan biridir. Kökleri, güçlü kaslarla çalışan çeneye gömülü olan dişleriniz, sindirimi kolaylaştırmak için yiyeceklerinizi çiğnememizi sağlar.
    Dişlerin elbette estetik bir boyutu da vardır. Çoğunlukla, karşımızdaki kişide ilk farkettiğimiz şey o kişinin gülüşüdür.
    Temiz ve sağlıklı görünen dişler, genel sağlığın bir işaretidir. Geçmişte, sağlıklı bir gülüş sadece gençlere aitti, çünkü yakın bir geçmişe kadar birçok kişi orta yaşa geldiğinde dişlerini kaybediyordu. Ancak günümüzde, diş bakımı, iyi beslenme ve ev hijyeni (temizliği), dişlerimize tüm yaşamımız boyunca sahip olmamıza olanak sağlamıştır.
    Sağlıklı dişler elde etmek için yaşam boyu sürecek iyi bir diş hijyeni programı gereklidir (erken yaşta başlanılan ve sonraki yıllarda ısrarlı bir şekilde uygulanan bir program). Bu program, şeker ve karbonhidratların etkilerini azaltmak, için diyetinizde bazı değişiklikler yapmanızı da gerektirir.
    Çocukların ve erişkinlerin çoğunda, başlıca sorun diş çürüğüdür. Diş çürümesine esas nedeni bakteriler ve karbonhidratlardır. Bakteriler, dişlerinizin üzerinde ince, hatta görünmez bir tabaka halinde bulunurlar. Tükürüğünüzdeki enzimler, ağzınızda nişastayı şekere çevirir. Bakteriler ise şekeri, dişlerinizi çürüten bir asite dönüştürürler.
    Çocuğunuza, erken yaştan başlayarak düzenli bir diş fırçalama ve diş aralarını temizleme programı uygulatmaya başlayın. Diş çürükleri, çocuğunuzun ilk (bebek) dişleri patlamaya başlar başlamaz oluşmaya başlayabilir..
    Hiç bir zaman bebeğinizin elinde meyve suyu ya da süt içeren bir biberonla uyumasına izin vermeyin. Bu içeceklerin içindeki şeker çürümeyi artırır. Eğer bebeğiniz uyuma esnasında biberonla yatıştırılmaya gereksinim duyuyorsa, biberonu suyla doldurun.
    Yeni yürümeye başlayan bebeğinize günde iki kez dişlerini fırçalamasını öğretin. Siz de ona iyi bir örnek oluşturarak bu alışkanlığı kuvvetlendirin. Çocuklarınızın dişlerini florlu diş macunuyla fırçaladığından emin olun ve 3 yaşından geç olmamak kaydıyla düzenli diş kontrollerine başlayın.
    Erişkinlerde, diş kaybının başlıca nedeni çürüklerdir. Buna ek olarak, ilerlemiş periodontal hastalık da, diş kaybına yol açabilir (bkz. Ağız ve Diş Bozuklukları).
    Periodontal hastalık, dişleri destekleyen diş eti ve diğer dokuların enfeksiyonudur. Diş eti iltihabının (jinjivit:periodontal hastalığın hafif şekli) ortaya çıkma oranı tüm yaş gruplarında yüksektir ( 45 yaş ve üzeri erişkinlerde bu oranın % 80 in üzerinde olduğu rapor edilmiştir). Periodontitin (hastalığın daha ciddi şekli) ortaya çıkma oranı ise yaşa bağlıdır ve yaş ilerledikçe artar. 45 yaş ve üzeri kişilerin % 50 sine yakın bir oranının bundan etkilendiği düşünülmektedir.
    İleri periodontit, dişlerin salanmasına ve sonuç olarak da kaybına yol açar. Ancak, doğru, günlük bir bakımla diş eti hastalıklarını önleyebilirsiniz.
    Diş eti hastalıklarının en sık görünen belirtisi, özellikle fırçalama ve diş aralarının temizliği sırasında kolayca kanayan, şişmiş diş etleridir. Diğer belirtiler ise, kötü kokan nefes, yumuşak ya da hassas diş etleri, diş eti çizgisinde (diş etinin diş çevresinde bir kuşak oluşturduğu yer) iltihap, diş etinin aşağı çekilerek büzülmesi, sallanan diş, diş hizasının bozulması ve ısırmadaki değişikliklerdir.
    Diş çürümesi gibi, periodontal hastalığın da nedeni plaklardır (yiyecek artıklarının diş çevresinde oluşturduğu tabaka). Plak, diş yüzeyinde toplanmış olan bakteri ve şekerleri içerir. Plak, sürekli olarak ağzınızda oluşur ve dişlerinizin yüzeyinde toplanır. Plak, diş eti çizgileriniz boyunca biriktikçe, diş etlerinizi hassaslaştırarak ve kanar hale getirerek diş etlerinizi rahatsız eder. Bu durum, dişeti iltihabı olarak adlandırılır (bkz.Diş Etleri iltihabı). Eğer hergün dişlerinizi fırçalayarak ve diş aralarını temizleyerek plağı kaldırmazsanız, birikmeye devam eder ve taş (tartar) olarak bilinen kireçlenmiş birikmeleri oluşturmak üzere tükürüğünüzdeki minerallerle birleşir.
    Plak, taşın üzerinde biriktikçe, diş etleri yavaş yavaş dişlerden ayrılır ve diş kovuklarının bakteri ve zaman zaman da irinle dolmasına neden olur. Hastalık tedavi edilmediğinde, dişleri destekleyen kemiğe geçer ve zarar verir. Sonuçta, tedavi edilmediğinde, sağlıklı olan çürümemiş diş gevşer ve kaybedilebilir.
    Plak ve taşı kontrol etmenin en iyi yöntemi dişlerin her yerini düzenli olarak (günde en az iki kez) fırçalamak ve günde en az bir kez diş aralarını temizlemektir. Diş çürümesiyle birlikte, özellikle öğün aralarında yediğiniz şeker miktarını sınırlayın.

    Diş Absesi

    Bazı kişiler diş çürümesini ciddi bir sağlık sorunu olarak görmezler. Ancak, zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmediğinde, daha çok sorun yaratan bir hastalığa yol açabilir. Çürüme, bakterinin, dişin özünü enfekte etmesine izin verir. Enfeksiyon köke ve çevre kemiğe yayılır. Bu apse olarak bilinir. Eğer enfeksiyon kemiğe ulaşırsa, diş kaybedilebilir. Enfekte diş kökü ve şişmiş doku ağrıya neden olabilir. Eğer kök ölürse, ağrı yok olacak, ancak yavaş yavaş da bitişik kemiğe zarar verecektir. Enfeksiyonun bir bölümü olarak oluşan irin, çene boyunca bir kanalı aşındırabilir ve diş eti üzerinde bir şişme ya da içi irinle dolu bir deri lezyonuna yol açabilir.
    Belirtiler
    - Dişte sürekli ya da zonklama şeklinde ağrı;
    - Sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassasiyet;
    - çiğnerken ağrı;
    - Boyunda şişmiş lenf düğümleri
    - Ateş ve genel kırıklık.
    Teşhis
    Eğer dişinizde sürekli ve zonklama tarzında bir ağrı varsa, çiğnerken ağrı duyuyorsanız ya da sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklere karşı hassassanız apseli bir dişiniz olabilir. Hafif ateş, boyunda şişmiş lenf düğümleri olabilir ve genel olarak kendinizi iyi hissetmezsiniz.
    Sızlayan dişin yanındaki diş eti üzerinde oluşan şişme bir noktada patlayabilir ve patlarken ağzınızda kötü tat ve koku bırakan yoğun bir sıvı çıkarabilir. Aynı anda, ağrı büyük bir olasılıkla geçecektir. Eğer bu semptomlardan herhangi birini yaşarsanız, derhal diş hekiminize başvurun. Diş hekiminiz dişinizi muayene eder ve ne yapılması gerektiğine karar verir.
    Tedavi
    Diş hekiminize gitmeden önce, aspirin ya da başka bir ağrı giderici alarak apse ağrısını geçirmeye çalışabilirsiniz. Yalnız, aspirini doğrudan dişinizin ya da çevre dokunun üzerine uygulamayın. Ağzınızı saat başı ılık, tuzlu suyla çalkalamak yatıştırıcı olabilir ancak tedavi edici değildir.
    Geçmişte, apseli bir dişe yapılan tek tedavi, dişin çekilmesiydi Belirli koşullar altında diş çekimi yine de uygun olabilir. Ancak, günümüzde diş hekimleri genellikle apseli dişleri iyileştirmektedirler.
    İlk adım olarak, diş hekiminiz büyük bir olasılıkla enfeksiyonu gidermek için bir antibiyotik tedavisi uygulayacak. böylece enfeksiyonun vücudunuzun diğer bölümlerine yayılmasını önleyecektir. Rahatlamanız için ayrıca reçeteye ağrı giderici ilaçlar yazabilir.
    Dişinizi kurtarmak için diş hekiminiz, o bölgeyi uyuşturabilir ve daha sonra o dişin diş özü yuvasına bir delik açabilir. Bu basıncı azaltacaktır. Diş özü yuvası temizlenir, dezenfekte edilir ve hareket etmeyecek şekilde bir maddeyle doldurulur. Apseli diş temizlendikten sonra eğer şişme devam ediyorsa, diş hekiminiz aktinomikoz adı verilen bir hastalık olup olmadığını anlamak için özel bir kültür yapmayı isteyebilir.
    Bir sonraki adımda diş hekimi diş içine geçici bir dolgu koyacaktır. Enfeksiyon temizlendikten sonra (genellikle birkaç hafta içinde), dişinize kalıcı dolgu yapılır.
    Diş hekimi büyük bir olasılıkla sizi birkaç ay içinde tekrar görmek isteyecektir. Tekrar gördüğünde ise apsenin bıraktığı boşlukta kemik ve dokunun büyüyüp büyümediğini saptamak için dişin röntgeni çekilecektir. Eğer boşluk sağlıklı görünüyorsa, tedavi biter. Enfeksiyon devam ederse, ek tedaviler gereklidir ve diş hekimi sizi hastalıklı dokunun (zaman zaman kökün ucunu da içeren bir küçük kısım) ortadan kaldırılması için ameliyat edecek olan bir uzmana gönderebilir.

    Dil Hastalıkları

    Boğazın tabanına bağlı olarak hareket edebilen, adeleden oiuşmuş bir organdır. En önemli görevleri, çiğnemeye yardımcı olmak, besini yutmak, tad almak ve konuş­ma fonksiyonunu sağlamaktır. Tad alma kabarcıkları, dilin her iki yanın­da bulunur. Bunlara papilla da denir. Di­lin üzerinde, ağzın bitiştiği yerde ve gırt­lakta da bulunurlar. Ince bir zar, dilin alt yüzeyini, ağzın tabanına bağlar. Frenilum da denen bu bağ bazen çok kısa olur ve çocuğun peltek konuşmasına yol acar. Basit bir operasyonla bu durum küçük yaşlarda giderilebilir.
    Normal olarak dilin rengi pembemsi beyaz, nemli ve temizdir. Dilin kuru olması, koyu renk alması, üzerinde tüy bulunması, has­talık belirtisi sayılır, insanı rahatsız eden şikâyetlerden biri de dildeki yanma ve acı duygusudur.
    Kızıl hastalığında, dil şişer, üzerinde kü­çük kabarcıklar belirir ve parlak, kırmızı bir renk alır. Bu görünüm çileğe benzedi­ğinden çilek dili adı verilir.
    Dilin mikropla, mantarlar ve virüslerle eh-fekte olmasına veya sivri ve çarpık dişler yüzünden iltihaplanmasına glossit denir. -
    Dil yanması çoğunlukla sindirim sistemin­deki bozuklukla ilgilidir. Bu durumda, sin­dirim sistemi şikâyetlerini gözden geçir­mek üzere doktora gitmek faydalıdır.
    Bazı vakalarda dildeki yanmanın ve yara­ların, dişlere dolgu yapılması sonucu or­taya çıktığı anlaşılmıştır. Dolgu yerindeki elektrik potansiyelinin farklı olması bu du­rumu doğurur.
    Bazen dilin yüzeyi, düzgünlüğünü yitirip girinti çıkıntılarla dolabilir. Bu duruma coğrafya dili denir. Bulaşıcı değildir. Ba­sit antiseptiklerle, ağız yıkamayla, vitamin bakımından zengin, demir ve karaciğer gi­bi kansızlığa karşı maddeler içeren besin ve ilaçlarla tedavi edilebilir. Papillaların aşırı uzayarak küçük siyah kıllar şeklini almasına siyah kıllı dil (Lingua nigra pilosa) denmektedir. Sebep olarak bazı mantarlar, mikroplar ve antibiotikler gösterilmektedir.

    Çocuklarda Bruksizm (Diş Sıkma ve Gıcırdatma)


    Bruksizm (diş sıkma ve gıcırdatma), çiğneme kaslarının ritmik kasılmaları sonucu meydana gelen ve bazı durumlarda hafif bir sesin de eşlik ettiği bir rahatsızlıktır. Bruksizmi olan çocuk genellikle bu durumun farkında değildir. İstemdışı gerçekleşen bir alışkanlık olduğu için de durduramaz. Bazı çocuklar ise,  ebeveynlerin dikkatini çekmek için bu alışkanlığı sürdürürler. Bruksizm esnasında nabızda, tansiyonda ve nefes almada değişiklikler olabilir. Bu rahatsızlık genellikle uyku sırasında oluşmakla birlikte, gün içinde de görülebilir. Etyolojisi bilinmemektedir. Ancak; stres, dişlerin birbirleriyle iyi temas etmemesi, alerjiler ve uyku pozisyonu ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar dişhekimliği literatüründe mevcuttur. Buna ilave olarak A tipi kişilik özelliği gösteren, yani strese yatkın kişilerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. A.B.D.?de populasyonun %5-15?inde bruksizm vardır. Bunun da %50?si çocuklarda görülür. Aileden geçiş olabileceğine dair istatistikler mevcuttur. 394 Türk çocuğunda (yaşları 9?14) yapılan bir araştırmaya göre karışık dişlenme dönemindeki bruksizm ve diğer oral parafonksiyonların, ilerki yaşlarda temporomandibular eklem disfonksiyonlarına sebep olduğu istatistiksel olarak kanıtlanmıştır.


    Bruksizm; genellikle çocuklarda patolojik belirtiler göstermediğinden dolayı, tanı koymak oldukça zordur. Ebeveynlerin, çocuğu uyku sırasında gözlemlemeleri ya da duydukları diş gıcırdatma seslerinden rahatsız olmaları sonucu farkedilir. Bazı kişiler bu sesin ?kara tahtaya yanlışlıkla sürtülen tırnak? sesinden daha rahatsız edici olduğunu ifade eder. Bebeklerde bruksizmin, süt dişleri karşılıklı olarak sürdükten sonra bunların temas ettirilmeye çalışılması sonucunda oluştuğu düşünülmektedir. Ayrıca, çıkan sesin bebeklerin hoşuna gidip bu alışkanlığı ilerletmesi sonucu olduğu, aynı şekilde daimi dişlere geçiş yaşı olan 5?7 yaş civarında da bu alışkanlığın, karşılıklı süren yeni dişleri temas ettirme isteğiyle arttığı bildirilmiştir. Ebeveynler, çocuklarında bu alışkanlığı fark ederlerse, gözlem altında tutup ne zamanlar olduğunu saptamalı ve bir dişhekimine danışmalıdır. Çocuğa bu alışkanlığı bırakması konusunda ısrarcı olunmamalıdır. Çünkü bazen ebeveynlerin koşullandırmaları çocukta olumsuz davranışlar yaratabilir ya da anne ve babanın dikkatini çekmek amacıyla bu durumu kullanıp, inat geliştirdiği için, bu alışkanlık kırılamaz bir hale gelebilir. İyi haber; bruksizmin çoğu zaman hiçbir şey yapılmadan ve herhangi bir zarar bırakmadan geçecek bir alışkanlık olmasıdır.

    Uyku sırasında bruksizmi olan çocuklar sabahları; diş ağrısı, başağrısı, yüzlerinde gerginlik hissiyle uyanabilirler. Bu belirtiler ebeveynlerin önemsemesi gereken ve tanı koymada hekime yardımcı olabilecek bilgilerdir. Böyle bir durumda mutlaka bir dişhekimine gidilmelidir. Hekim gerekli görürse çocuğun daimi diş ve iskelet gelişimini engellemeyecek bir gece koruyucusu vermeyi uygun bulabilir. Bu gece koruyucusu; çocuğunuzun dişleri üzerinden alınan bir ölçü üzerinde, tamamen ona özel yapılan bir apareydir. Sizin ebeveyn olarak yapmanız gerekenler ise, çocuğunuzun gün içindeki bedensel aktivitelerini artırmak konusunda teşvik etmektir. Stresin uzaklaştırılmasına ve kasların gerginliğine, egzersiz iyi gelecektir. Yatağa gitmeden 1 saat öncesinde çocuk, tüm fazla hareket içeren oyunlar ve görsellerden uzaklaştırılmalı ve onun sakin bir zaman geçirmesini sağlayacak ortam sağlanmalıdır. Belki beraber bir kitap okunabilir ya da okuması, resimlerine bakması için bir kitap verilebilir. Bu onun kaliteli bir gece uykusu geçirmesini de sağlayacaktır. Yatağa gitmeden önceki zamanda bir şeyler yemesi engellenmelidir. Sadece su ya da süt verilmesi uygun olacaktır. Bu arada gün içinde su ihtiyacı giderilmemiş çocuklarda, bruksizmin oluşabileceği de öne sürülmektedir. Okul performansı ya da zor bir ödev de diş sıkmalarına sebep olabilir. Onunla yatmadan önceki zaman diliminde konuşup, bütün zorlukların geçici olduğunu söyleyip rahatlamasını böylece bu sorunlarını yatağa taşımamasını sağlayabilirsiniz. Sabah yüzde ve çene ekleminde ağrı ya da hassasiyetle uyandıysa, ılık nemli bezle kompres yapabilirsiniz.
    Sonuç olarak;
    -                     Çocuklarınızda uyurken ya da gün içinde farkettiğiniz diş sıkma alışkanlığı varsa,
    -                     Hele bir de buna ağrı eşlik ediyorsa,
    -                     Dişlerinin belli yerlerinin aşınıp altındaki sarı dentin tabakasının görülebildiği form bozuklukları oluştuysa,
    dişhekimine gitmenizi tavsiye ederim. Böylece çocuğunuzun erişkinliğe taşıyabileceği birçok komplikasyonun önüne geçmiş olursunuz.

    Dt.Funda Çar Sülün
    Valikonağı Cad.Akkavak Sk.
    No:31 Daire 27 Nişantaşı
    Tel:212 2464882
    e-posta:fundacarsulun@yahoo.com

    ÇOCUKLARDA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI


    ÇOCUKLARDA AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
     
    Çocuklarda ağız ve diş hastalıklarının tedavileri koruyucu diş hekimliğinin temelini oluşturmaktadır. Süt dişi dizisi ( 6 ay-3 yaş ) ve bunu izleyen karma diş dizisi ( 6-12 yaş ), gelişimin en aktif olduğu döneme rastlar. Bundan dolayı, kısa süreli dişler olmaları nedeniyle süt dişi hastalıklarının önemsenmemesini büyük bir yanılgı olarak düşünmek gerekir. 
    İlk diş hekimi ziyareti hangi yaşta olmalı?
    Anne babalara çocuklarını bütün süt dişleri ağızda görülünce diş hekimine getirmeleri gerektiğini söylemekteyiz. 
    Neden bu kadar erken?
    Çünkü çocuğunuzun hayatı boyunca devam edecek olan diş hekimliği uygulamaları bu yaşlarda başlamaktadır. 
    Çocukların dişleri niye çürüyor?
    • Süt dişleri daimi dişlere oranla daha çok organik madde içerirler, bu nedenle çürüğe daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler.
    • Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olduğunda fark ederler ki  bu durumda çok geç kalınmış olabilir.
    • Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynlerinin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler.
    • Beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.
     
    ÇÜRÜK OLUŞUMU ENGELLENEBİLİR Mİ? 
    Çürüğü tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilemedi, ancak çürük sayısını azaltmaya yönelik malzemeler günümüzde kullanılmaktadır.  
    Fissür örtücüler : Azı dişlerinin çiğnemeye yüzeyinde fissür denilen küçük çukurcuklar vardır. Fissür örtücü malzemeyle çukurcukların üzeri kapatılıp; o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürüğün başlaması önlenir. Bu işlem 6 yaşından itibaren kalıcı azı ve küçük azı dişlerine uygulanabilir.  
    Fluor uygulaması : Çürüğü engellemenin başka bir yolu da çürüğe karşı direnci arttırmaktır. Dişlere yüzeysel fluor uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır. 
    Diş fırçalama : Anne ve babalardan en sıklıkla duyduğumuz yakınma çocuklarının diş fırçalamadığıdır. Çocukların ileriki yaşlarda bu alışkanlığı sürdürmesinin en kolay ve etkili yöntemi erken yaşlarda diş fırçalamaya başlanmasıdır. 
    Çocuklar için nasıl bir diş fırçası ve diş macunu seçilmeli?
    Çocuğun ağız büyüklüğüne uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Şu an piyasada çocuklar için özel hazırlanmış fırça ve macunlar bulunmaktadır. Çocuklar diş macununun tadını çok severler ve fırçalama esnasında yutarlar. Bu nedenle 3 yaşından küçük çocuklarda diş macunu kullanılmaması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Miktarını ise bir nohut büyüklüğü kadar diyerek tarif edebiliriz.  
    Çocuklarınıza diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması için işte size birkaç öneri: 
    • Dişlerini fırçalarken ayrı bir diş fırçası ile siz de kendi dişlerinizi fırçalayın. Ona birkaç tane diş fırçası ve diş macunu alın. Bu fırça ve macunlar farklı renkte ve değişik çizgi roman kahramanlarının olduğu fırça ve macun olsun. Her seferinde başka bir ikili seçmesini sağlayın. Bu seçim onun diş fırçalama isteğini ve motivasyonunu artıracaktır.
    • Önce kendisinin dişlerini fırçalamasını bekleyin, sonra siz onun oda sizin dişlerinizi fırçalasın.
    • Evde mutlaka diş fırçalama panosu oluşturun ve her fırçalamadan sonra pano üzerinde işaretleme yapın.
    • Banyoya bir kum saati yerleştirin ve her fırçalamada kum saatini ters çevirerek zaman tutun yaklaşık 2 dakikalık diş fırçalama yeterli olacaktır.
     
    Unutmayın ki çocuğunuzun diş çürüğü hakkında hiçbir bilgisi yoktur.Ona yapışkan özelliği olan şeker, çikolata, bisküvi yedirin ve aynada dişlerinin üzerine nasıl yapıştığını gösterin. Daha sonra dişlerini fırçalatın ve dişlerinin ne kadar güzel, temiz ve beyaz olduğunu ona aynada gösterin. 
    Düzenli diş fırçalama ve diş hekimi tarafından uygulanan koruyucu yaklaşımlar ileride oluşabilecek diş problemlerinin önlenmesinde büyük rol oynayacaktır.