24 Nisan 2012 Salı

Çocuklarda ve Gençlerde Yeme Bozuklukları Hatalıkları

ANOREKSİ
Günümüzde; sağlıklı beslenme, besinlerdeki katkı maddeleri, şişmanlığın sağlık üzerine etkileri konusundaki toplumsal endişeler hepimizin üzerinde çok fazla baskı oluşturmaktadır. Anne-babalar özellikle büyüme-gelişme dönemindeki çocuklarına sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak için ne yapacaklarını bilemez haldedirler. Aileler, çocukları ve gençleri, bir yandan aşırı kilo alımı ve obeziteden, bir yandan da kilo ve dış görünüş konusunda aşırı hassasiyetin getirebileceği yeme bozukluklarından korumak için uğraşmaktadırlar. 
Gençlerde ve çocuklarda kilo ve beslenme ile ilgili kaygıların takıntılara dönüşüp, anoreksi gibi yeme bozukluklarına yol açmasına gittikçe daha sık rastlanmaktadır. Kızlarda daha sık görülen ve genellikle 11-13 yaşlarda başlayan yeme bozuklukları, vücut fonksiyonlarını etkileyecek kadar ağır kilo kayıplarına yol açabilmektedir. Erken dönemde fark edilirse doğru medikal yaklaşımla, kötü sonuçlar doğurmadan tedavi edilebilen bu sorunu gençler ne yazık ki aylar, hatta yıllarca ailelerinden gizleyebilmektedir.  
Çocukların ve özellikle gençlerin görünüşleriyle ilgilenmeleri ve kiloları konusunda hassas olmaları normaldir. Ergenlik döneminde çocukların bedenleri hızla değişir ve karşı cinsin ilgisini çekmek gibi yeni sosyal baskılarla karşılaşırlar. Bu dönemde ailelerin beslenme ve yemeğe yaklaşım konusunda iyi örnek oluşturmaları, yemek seçiminde kiloyu değil sağlıklı olmayı vurgulamaları, onlara olan sevgilerinin nasıl göründükleriyle değil nasıl biri olduklarıyla ilgili olduğunu belli etmeleri çok önemlidir.  
-Yeme Bozukluğu Nedir? 
Yeme bozukluğu olanlarda; kendini beğenmeme, kilosu ve yemeklerle ilgili negatif düşünceler içinde olma ve günlük aktivitesini ve vücut fonksiyonlarını etkileyecek yeme alışkanlıkları sergileme gözlenir. Anoreksia nervozalı bir kişi, tipik olarak zayıf olmak için aç kalır ve aşırı kilo kaybeder, doktorların yaşa ve boya göre belirlediği ideal kilonun %15 kadar altındadır. Bazı vakalar yemek kısıtlamasının yanı sıra kusma ve barsak hareketlerini hızlandırıcı ilaçlar kullanarak kilolarını kontrol altında tutmaya çalışırlar. 
Yeme bozukluğu olan çocukların görüntüleri ile kendilerini nasıl gördükleri arasında büyük fark vardır. Ne kadar zayıflarsa zayıflasınlar kendilerini şişman hissetmeye devam ederler. Yeme bozukluğu çocuğun kontrol edebileceği bir davranış değildir; mutlaka  tıbbi destek ve tedavi gerektirir. 
-Yeme Bozukluklarının Nedenleri: 
Yeme bozukluğunun nedeni tam olarak bilinmemektedir fakat psikolojik, genetik, sosyal ve ailesel faktörlerin katkısı olduğu düşünülmektedir. 
Bale, jimnastik gibi ince olmanın önemli olduğu bazı sporların yeme bozukluğuna eğilimi arttırdığı düşünülmektedir. Ayrıca yakın akrabalarında yeme bozukluğu olanlarda artmış risk, genetik yatkınlığı düşündürmektedir. Yeme bozukluğu olanlarda; obsesif -kompulsif kişilik bozukluğu ve ansiyete gibi bazı psikiyatrik problemler de daha sık görülür. 
Bazı araştırmalara göre medya yeme problemlerinin artışında etkin olmaktadır. Reklamlardaki, filmlerdeki, televizyondaki ve spor programlarındaki birçok kadın çok zayıftır; bu da  gençlerin güzelliği zayıflıkla özdeşleştirmesine neden olmaktadır. Erkekler de medyada idealize ettikleri karakterlere benzemek için kilo vermeye veya aşırı egzersize yönelebilmektedir. 
Sıklıkla yeme bozukluğu olanlarda kendine güven sorunu vardır, zayıflamaya odaklanarak özgüvenlerini kazanmaya çalışırlar. 
-Yeme Bozukluklarının Belirtileri: 
Çocuklardaki normalde görülen dış görünüşe önem verme eğilimi ile yeme bozukluğunun uyarıcı bulgularını ayırt etmek bazen zor olabilir. 
Gençler özellikle genç kızlar, dış görünüşleriyle ilgilenmeye başladıklarında kendilerini başkaları ile karşılaştırıp diyet yapmak isteyebilirler. Bu yeme bozuklukları olduğu anlamına gelmez. Yeme bozukluğu olanlarda anormal davranışlar ve fiziksel bulgular dikkati çeker.  
Anorekside bulgular: 
  • Belirgin kilo kaybı( boya göre kilo normalin %15 altında)
  • Sürekli zayıflama diyeti(zayıf olsa bile)
  • Şişman olduğunu düşünme(kilo kaybettikten sonra bile)
  • Kilo alma korkusu
  • Kızlarda adet düzensizliği, adet görememe
  • Yemek, kalori, besin değerleriyle sürekli ilgilenme
  • Yalnız yemeği tercih etme
  • Aşırı egzersiz
  • Yeme krizleri ve kendini kusturma
  • Uykusuzluk
  • Saçlar ve tırnaklarda kolay kırılma
  • Sosyal olarak içine kapanma ve depresyon


-Yeme Bozukluklarının Etkileri: 
Yeme bozukluğu ciddi bir mental ve davranışsal sağlık sorunu olduğu gibi birçok fiziksel sağlık problemlerine de yol açmaktadır. 
Anoreksik bir çocukta sıvı kaybı bulgularının yanısıra ileri evrelerde beyin fonksiyonları bile etkilenebilmekte ve baş dönmesi, bayılma, sinirlilik, şuur bulanıklığı, konsantrasyon yetersizliği ve hafıza kayıplarına yol açabilmektedir. 
Anoreksi, çocuklarda büyümeyi etkileyerek, kemik yoğunluğunda azalma, püberte gecikmesi, kalp ritm bozuklukları ve kan basıncında düşmeye neden olabilir. 
-Yeme Bozukluklarının Tedavisi: 
Yeme bozukluğu tedavisinde amaç bozulmuş yeme davranışını değiştirerek yemek konusuna farklı bir yaklaşım getirmek ve yeni bir yeme düzeni kurmaktır. Eğer anoreksia tanısı beslenme bozukluğu gelişmeden fark edilirse tedavi daha kolay olmaktadır. Tedavide tıbbi destek, beslenme danışmanlığı ve psikoterapi gereklidir.
-Yeme Bozukluklarından Korunma: 
Yeme bozukluklarından korunmak için aileler sağlıklı bir yaşam biçimini benimsemelidir . Sağlıklı ve besleyici yemeklerin düzenli hazırlanmasına çocukların da katılımı sağlanmalıdır.. Acıkınca yemek yemenin, tokken yemeğe hayır diyebilmenin normal bir davranış olduğu öğretilmelidir. Spor tüm aile için eğlenceli, düzenli bir aktivite haline getirilmelidir. Eğer  ailede beslenmeye ve spora karşı sağlıklı bir yaklaşım varsa çocuklar ve gençler bunu örnek alabilirler.

 
OBEZİTE  
Günümüzün modern hayat tarzı obeziteye eğilimi attırıyor mu? Çocuklarımız egzersize gittikçe daha az vakit ayırıp televizyon, bilgisayar ve video oyunlarının karşısında daha uzun süreler mi oturuyor? Modern aileler hızlı yaşamlarında sağlıklı besleyici yemekleri hazırlamak için yeterli zaman bulamıyorlar mı? Yeni milenyumun hızlı yaşam tarzı bol elektronik, az hareket, bol abur cubur üzerine kurulmuş gibi... Sonuç?... Daha sık, daha erken yaşta görülmeye başlayan obezite!  Önlemenin tek yolu da ailece sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyip, sağlıklı beslenme ve egzersize mutlaka vakit yaratmak. 
Obezite nedir? 
Obezite vücut ağırlığındaki artış ve bunun sonucunda gelişen vücut yağı fazlalığı olarak tanımlanmaktadır.  Obezitenin yarattığı problemler vücut ağırlığı veya kütle artışı değil vücuttaki yağ dokusu artışı sonucudur. Vücuttaki ana enerji deposu olan yağ dokusu sadece harcanan enerjiden fazla yiyecek (enerji ) alındığı durumda artar. Yani yağ boğazdan gelir! 
Çocukluk çağında obeziteyi tanımak için yaşa göre kilo veya boya göre kilo büyüme eğrileri kullanılabildiği gibi Vücut Kütle İndeksi BMI( kg/boy m') de yaygın olarak kullanılmaktadır. Obezite sınırı için aşağıdaki değerler kabul edilmektedir.
 
      Yaş(yıl)  BMI(kg/m') 
      <14   19-20 
      15   25 
      >16   28
 
Obezite Nedenleri: 
Obezitenin nedenleri konusunda pek çok teori vardır ama kolayca açıklanamayan çok etkenli bir durum olduğu düşünülmektedir. Genetik, endokrin, çevresel, besinsel faktörler ve aktivite miktarı obezite başlangıcı ve gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Bunlardan aktivite ve beslenme en önemli ve kesin obezite etkenleridir. 
Beslenme: 
Besin tüketim miktarı ve seçimi obeziteyi etkileyen önemli faktörlerdendir. Kilolu kişiler genellikle yemeği fazla kaçırdıklarını itiraf etmektedirler. Ayrıca yağ içeriği yüksek besinlerin tercih edilmesinin de bu besinlerin enerji ihtiyacı için değil depolar için öncelikli kullanılması nedeniyle etken olduğu görülmüştür. 
Kilolu kişilerin birçoğu sürekli çok yemek yemezler; genelde sağlıklı ve normal miktarda beslenirler fakat zaman zaman yeme krizine girerler. Bu krizlerin duygusal nedenlerle kadınlarda daha sık görüldüğü zannedilir fakat erkeklerde de görülmektedir.  
Aktivite: 
Çocukların ve gençlerin erişkinlerden daha aktif bir hayat sürdürdüğünü gösteren birçok çalışma olmakla birlikte asıl önemli olan hem o günkü hem de gelecekteki sağlık durumlarına yararlı olacak düzeyde egzersiz yapmalarıdır. 
Modern yaşam stili hem istemli hem de istemsiz yapılan aktivitelerde azalmaya yol açmaktadır. Son yıllarda kilo alma ve obezitedeki artışın önemli nedenlerinden biri budur. 
Televizyon izlemenin de obeziteye iki şekilde katkısı olabilir. Birincisi TV seyretmek aktivitelerin yerini aldığından aktivite azalmasına neden olur . İkinci olarak da TV karşısında uzun süre oturmak metabolizma hızında azalmaya yol açar.
 
Sağlık Üzerindeki Etkileri: 
Erişkinlerde obezite birçok hastalığa yakalanma riskini arttırır; 
- Kalp damar hastalıkları ve hipertansiyon
- İnsüline bağımlı olmayan Tip II Diyabet
- Safra kesesi hastalıkları
- Meme, kolon,endometrium ve kolon kanserleri
- Uyku apnesi
- Hastalık ve ölüm riskinde artış
- Osteoartrit(Eklem hastalığı) 
Çocuklarda obezite çok ağır olmadıkça nadiren ciddi fiziksel komplikasyonlara neden olur. (Ortopedik sorunlar ve solunum problemleri gibi) 
Adolesanlarda, obezite kalp-damar hastalıkları ve anormal glukoz toleransı riskini arttırır.  
Obezitenin Sosyal Yaşam Üzerine Etkileri: 
Obezitenin çocukluk ve gençlikte ilk olarak psiko-sosyal yaşam üzerine olan etkisi ortaya çıkar. 
Genellikle üzerinde durulmayan sosyal etkiler obeziteyle ilgili başta gelen sorunlardır. Akademik başarısızlık, daha az iş imkanı ve kilo kaybetmeyi başaramamanın neden olduğu azalmış özgüven obez çocuk ve gençlerin sosyal olarak izole bir hayat sürmelerine neden olur. 
Obez çocuklar boy olarak da yaşıtlarından iri olduklarından genellikle daha büyük yaşta oldukları zannedilir ve yaşlarına uygun olmayan sosyal becerileri yerine getirmeleri beklenebilir; bu da  sosyalizasyon becerilerini kötü yönde etkiler. 
Obezite Tedavisi: 
Çocukluk döneminde obezite tedavisinde ideal yaklaşım kilo alımını düzenlerken büyüme ve gelişmeyi sürdürmeye yetecek beslenmenin de sağlanmasıdır. 
Büyümenin hızlı olduğu küçük çocukluk dönemlerinde besin kısıtlaması önerilmez. Enerjisi fazla atıştırmalık besinler yerine besinsel değeri yüksek kalorisi az besinler tercih edilir. 
Çocukluk döneminde bazı besinleri kesin yasaklamak aksine kısıtlanan yiyeceğe eğilimi arttırabilir. Besin seçiminde aşırı kısıtlamacı olmak yerine sağlıklı besin alternatifleri sunmak şeklinde bir yaklaşım benimsenmelidir.  
Çocukluk döneminde öncelikli olarak fiziksel aktivitenin arttırılmasına önem verilmelidir. Egzersizle kilo belirgin şekilde azalmayabilir, vücuttaki yağ dokusu yerini kas dokusuna bırakır ve yağ-kas oranında değişim görülür. En iyisi yürüyüş gibi uzun süreli düşük yoğunlukta egzersizlerdir; fakat gençlerde hızlı sonuç almak için yoğun programlar da önerilebilir. 
Anne babaların çocukluk dönemindeki obeziteyi engellemede ve düzeltmedeki rolü çok önemlidir çünkü besinleri sağlayan ve model oluşturan onlardır. Sağlıklı besinler ve ara öğün seçenekleri sunmaya  ve beslenme ve egzersiz konusunda iyi örnek oluşturmaya özen göstermelidirler. 
Erişkinlere göre pediatrik ve adolesanlarda obezite kontrolüne daha iyimser bakılabilir çünkü; 
* Aile desteği vardır
* Çocukluk çağında beslenme ve aktivite problemleri erişkinlerdeki gibi uzun süreli değildir
* Erken dönemde tedavi fazla yağ dokusu oluşumuna engel olur 
Şu anda obezitenin ancak çok faktörlü, kişiye göre düzenlenmiş ve davranış kalıbı düzenlemeye dayalı bir programla başarıyla tedavi edileceği düşünülmektedir. Günümüzde artan yeme problemi sorunları göz önüne alınarak bir kilo hedefi belirlemekten kaçınmalıdır. Kilo fazlalığı çok değilse kilo kaybı hedeflemeyen bir program belirlemekte yarar vardır. 
Beslenme alışkanlığının kısa süreli değiştirilmesi yani zayıflama diyetleri tek başına obezite kontrolünde yetersiz kalmaktadır, kilo kaybının kalıcı olması için beslenme davranışı düzenlenmesi ve takibi gerekmektedir.  
Fiziksel aktiviteyi arttırmanın bir yolu ortamda yapılacak değişikliklerle sedanter etkinliklere ulaşım olanağını kısıtlamaktır. Fiziksel aktiviteyi arttırmak için destekleyici hatta ısrarcı olmak gerekebilir. 
Obeziteden korunmak en etkili uzun süreli obezite kontrolü yöntemidir. Bunun için toplum bilincini eğitim yoluyla arttırmak gerekmektedir. 

0 yorum:

Yorum Gönder